-
1 arkadaşlık etmek
v. be friends with, companion, associate, consort -
2 arkadaşlık\ etmek
дружи́ть -
3 arkadaşlık etmek
to associate, to make friends with, to be friends with -
4 arkadaşlık
arkadaşlık <- ğı> Freundschaft f; Kameradschaft f;arkadaşlık etmek befreundet sein -
5 arkadaşlık
2) Gesellschaft fbirine \arkadaşlık etmek jdm Gesellschaft leisten, jdn begleiten -
6 arkadaşlık
дру́жба (ж) това́рищество (с)* * *озвонч. -ğıтова́рищеские отноше́ния, дру́жбаonunla arkadaşlığımız var — у нас с ним това́рищеские отноше́ния
sizin arkadaşlığınıza güveniyorum — я полага́юсь на ва́шу дру́жбу
arkadaşlık etmek — а) быть в това́рищеских / прия́тельских отноше́ниях, води́ть дру́жбу; б) дру́жески подде́рживать
-
7 arkadaşlık
friendship. - etmek 1. /a/ to accompany. 2. /la/ to be a friend (of). -
8 umgehen
-
9 consort
n. eş, yoldaş; refakâtçi gemi; eseri ortaya koyan sanatçı grubu; çok sanatçılı gösteri————————v. refakât etmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek, birlikte vakit geçirmek, hayatını paylaşmak; bağdaşmak; uymak* * *eş* * *1. ['konso:t] noun(a (especially royal) wife or husband: prince consort (= the husband of a reigning queen).) eş2. [kən'so:t] verb((with with) to have dealings or associations (with, usually in a bad sense): He's been consorting with drug-addicts.) arkadaşlık/ortaklık etmek -
10 associate
adj. birleşmiş, bağlı olan, arkadaş olan, ikinci derece statüsü olan————————n. ortak; arkadaş, dost; öğretim üyesi, üye————————v. birleştirmek, ortak olmak, ortak etmek, işbirliği yapmak, bağdaştırmak; benzetmek; çağrıştırmak; arkadaşlık etmek* * *1. ilişkilendir (v.) 2. ortak (adj.) 3. ortak ol (v.) 4. iş arkadaşı (n.)* * *1. [ə'səusieit] verb1) (to connect in the mind: He always associated the smell of tobacco with his father.) çağrışım yapmak, çağrıştırmak2) ((usually with with) to join (with someone) in friendship or work: They don't usually associate (with each other) after office hours.) arkadaşlık etmek2. [-et] adjective1) (having a lower position or rank: an associate professor.) yardımcı, muavin2) (joined or connected: associate organizations.) birleşmiş, birleşik3. noun(a colleague or partner; a companion.) iş arkadaşı, meslektaş, ortak- in association with -
11 begleiten
begleiten*vt arkadaşlık etmek (-e); ( auf einer Reise) yoldaşlık etmek (-e) a. mus, eşlik etmek (-e), refakat etmek (-e) -
12 compagnie
n f1 présence arkadaşlık♦ tenir compagnie à qqn birine arkadaşlık etmek♦ animal de compagnie evcil hayvan2 groupe kumpanya3 entreprise şirket [ʃiɾ'cet] -
13 companion
adj. ilgili, ait olan, mensup————————n. arkadaş, ahbap, yoldaş, kavalye, refakâtçi, bakıcı, eş; el kitabı; güverte merdiveni————————v. refakât etmek, eşlik etmek, arkadaşlık etmek* * *1. arkadaş 2. eş* * *[kəm'pænjən]1) (a person etc who accompanies another person as a friend etc: She was his constant companion in his childhood.) arkadaş2) (a helpful handbook on a particular subject: The Gardening Companion.) el kitabı,...rehberi•- companionship -
14 keep (someone) company
(to go, stay etc with (someone): I'll come too, and keep you company.) arkadaşlık etmek, ahbaplık etmek -
15 keep (someone) company
(to go, stay etc with (someone): I'll come too, and keep you company.) arkadaşlık etmek, ahbaplık etmek -
16 გაყოლა
f.arkadaşlık etmek, yolcu etmek, uğurlamak -
17 anschließen
an|schließenII vrsich \anschließen1) ( sich zugesellen) katılmak (-e), arkadaşlık etmek (-e)2) ( folgen)sich jdm \anschließen birinin peşinden gitmek3) ( beipflichten) katılmak (-e), iştirak etmek (-e);ich schließe mich Ihrer Meinung an sizin fikrinize katılıyorum, sizinle hemfikirim -
18 go around with
(to be friendly with: I don't like the group of friends you're going around with.) birlikte gelmek, arkadaşlık etmek -
19 be friends with
v. arkadaş olmak, dostu olmak, arkadaşı olmak, arkadaşlık etmek -
20 be friends with
v. arkadaş olmak, dostu olmak, arkadaşı olmak, arkadaşlık etmek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
arkadaşlık etmek — 1) bir işte birlikte bulunmak 2) huyları ve düşünceleri birbirine uymak 3) bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadaşlık — is., ğı Arkadaş olma durumu, arkadaşa yakışır davranış, omuzdaşlık, ünsiyet Kısa zamanda, unutamayacağım arkadaşlıklar kazandım. T. Buğra Birleşik Sözler kadeh arkadaşlığı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller arkadaşlık etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahbaplık etmek — arkadaşlık etmek, arkadaşça konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşlik etmek — 1) bir solist, bir çalgı veya orkestra ile birlikte müzik icra etmek, refakat etmek 2) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek 3) beraberinde bulunmak Ona eşlik eden iyimserlik havası, yaşam sevinci bir an olsun bulutlanmasın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
refakat etmek — 1) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek Fahri, Cağaloğlu na kadar onlara refakat etti. P. Safa 2) müz. eşlik etmek Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tesahup etmek — 1) benimsemek, sahip çıkmak 2) arkadaşlık etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teklif etmek — 1) önermek, öneride bulunmak Bilmem ne dağındaki petrol arama kampında bir iş teklif etmişlerdi. O. V. Kanık 2) öne sürmek 3) evlenme, arkadaşlık isteğinde bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünsiyet peyda etmek — dostluk, arkadaşlık kurmak, samimi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
götürmek — i 1) Taşımak, ulaştırmak veya koymak Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş, götürüyordu. H. Taner 2) i, e Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek 3) i, e Bir şeyi yakından uzağa götürmek 4) Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşüp kalkmak — 1) (biriyle) erkek kadınla veya kadın erkekle yasa ve töre dışı yakın ilişki kurmak Beni tanımadan önce de beni tanıdıktan sonra da başka erkeklerle düşüp kalktı. N. Cumalı 2) (biriyle) biriyle çok yakın arkadaşlık etmek Onu bu hâle sokan düşüp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
refakat — is., ti, Ar. refāḳat 1) Arkadaşlık etme, birlikte bulunma Nice yıllar devam eden bir refakatin hatırası bundan mı ibaretti? A. Ş. Hisar 2) müz. Eşlik etme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller refakat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük